26 Aralık 2009 Cumartesi
Rüzgâra karşı işemek
İngilizcede pissing in/into the wind ([to] piss: işemek, in/into: içine/içine doğru, wind: rüzgâr), yani rüzgâra [doğru] işemek olarak karşımıza çıkıyor. Hadisenin zarfı da mazrufu da birbirinin aynısıdır.
pissing in the wind
Ya sev ya terk et
Faşistlik evrensel bir olgu olduğundan, bu söylem İngilizcede de kendini gösterir ve take it or leave it ([to] take: almak, it: bu/şu/o, or: ya da/yoksa, [to] leave: terk etmek) olarak karşımıza çıkar. İşaret ettiği anlam birebir aynıdır.
Take it or leave it
24 Aralık 2009 Perşembe
Arı gibi
Arılar, İngilizcede de çalışkan olmakla ilişkilendirilmiş: [to] be as busy as a bee (to be: olmak, busy: meşgul/yoğun, bee: arı, as....as: gibi/kadar). Arı gibi yoğun, yani arı kadar [hızlı] çalışıyor olmak anlamına geliyor. Hayvanların özelliklerini, insan özelliklerine atfetmek hemen her toplumda aynı metaforlara indirgeniyor sanki. Ne ilginç.
be as busy as a bee
Dilini kedi mi yuttu?
İngilizcedeki karşılığı cat got your tongue (cat: kedi, got [to get]: almak/yakalamak, your: senin, tongue: dil). Çevrildiğinde, tam olarak Türkçedeki anlamı veriyor. Anlam olarak da biçim olarak da.
Cat got your tongue
Ağzı açık kalmak
İngilizcede bu deyim, kulağı biraz ters taraftan tutularak söyleniyor, ama hem anlam olarak hem de nihai biçim olarak Türkçedekiyle aynı anlama geliyor. İngilizlerin kullandığı şekli jaw-dropping (jaw: çene, dropping: düşürücü). Bu ifadeyi çevirdiğimizde, çene düşürücü/çeneyi düşürücü gibi bir anlam çıkıyor. Hani çizgi filmlerde, çok güzel bir dişi gördüğünde erkek hayvanın gözlerinden kalpler çıkar da çenesi yere düşer ya, işte o durum. jaw-dropping girl (girl: kız) gibi kullanılabilir. Çene düşerse ne olur? Ağız açık kalır. Böyle de ilginç bir etkileşim olmuş demek ki. Ak lınyo lubir işte.
Jaw-dropping
30 Kasım 2009 Pazartesi
Köprünün altından çok sular aktı
İngilizcede farklı şekillerde ancak bizdekiyle aynı anlama gelecek biçimde kullanılıyor. Örneğin, a lot of water has passed/flowed/gone under the bridge/dam (a lot of: çok, water: su, to pass/flow/go: akmak/geçmek, under: alt/altında, bridge: köprü, dam: baraj). İngiliz ingilizcesinde bu deyim, geçmişte kalan, unutulan bir meseleyi ifade ederken "Water under the bridge" olarak da kullanılıyor. Ama bizim kullandığımız şekli de, yani köprüden (ya da Amerikalılarda olduğu gibi barajdan) akma metaforu da günlük dilde mevcut.
A lot of water has passed under the bridge
18 Kasım 2009 Çarşamba
Samanlıkta iğne aramak
Çok büyük bir yerde çok küçük bir şeyi aramak anlamında kullanılır (şehirde kişi aramak için de kullanılır).
İngilizcesi Needle in a haystack (needle: iğne, in: içinde, haystack: tınaz, saman balyası) şeklindedir. Birebir çevrisi Saman balyasında iğne şeklindedir. Cümle içindeki kullanım şekli aynı olmasa da birebir aynı anlamda kullanılır.
14 Kasım 2009 Cumartesi
Yaraya tuz basmak
İngilizcedeki tam karşılığı rub salt in a wound (to rub: sürtmek, salt: tuz, in: içine/içinde, wound: yara) deyimidir. Tam olarak çevirdiğimizde, yaraya tuz sürtmek anlamına gelir. Türkçedeki ile birebir aynı anlama sahiptir.
rub salt in a wound
yaraya tuz biber ekmek
Burnunu sürtmek
İngilizcede (to) rub someone's nose in it (to rub: sürtmek, nose: burun, in: içine/içinde) olarak geçer. Tam olarak çevirdiğimizde, burnunu bir şeyin içine sürtmek anlamına gelir. Türkçede kullandığımız anlama, doğrudan değil ama dolaylı olarak sahiptir.
rub someone's nose in it
8 Kasım 2009 Pazar
Erken kalkan yol alır
Aslında fazlasıyla adı üstünde bir atasözü olsa da açıklayalım, bir işe erken başlayanın kazançlı çıkacağını, daha fazla işi rahatlıkla bitireceğini belirtir. Gerçek anlamıyla da kullanılır.
İngilizcesi early bird gets/catches the worm (early: erken, bird: kuş, (to) get: kapmak, catch: yakalamak, worm: kurt/solucan) şeklindedir. Erken/hızlı davranan kuş solucanı kapar olarak çevirebiliriz. Çeviri biraz farklı olsa da anlam olarak birebir aynıdır. Öncü kişilerin başarıyla ödüllendirileceği anlamında da kullanılır. Ancak bu kullanım yaygın değildir.
31 Ekim 2009 Cumartesi
Haydan gelen huya gider
Kolay ve emek harcamadan elde edilen şeylerin aynı kolaylıkla kaybedileceğini belirten atasözüdür.
İngilizcesi Easy come easy go (easy: kolay, come: gel/mek, go: git/mek). Motamot çevirisi kolay gelen kolay gider şeklindedir. Birebir aynı anlama gelmektedir.
2 Ekim 2009 Cuma
Gülü seven dikenine katlanır
Bir şeyi isteyen birinin onun beraberinde getireceği bazı kötü şeylere de katlanmak zorunda olduğunu belirtir.
İngilizcesi There's no rose without a thorn (rose: gül, thorn: diken). Motamot çevirisi dikeni olmayan gül yoktur şeklindedir. Anlamı birebir aynıdır.
1 Ekim 2009 Perşembe
Dost kara günde belli olur
İngilizcede A friend in need is a friend indeed (a: bir, friend: arkadaş, need: ihtiyaç, indeed: gerçekten) olarak geçer. Çevirirsek: İhtiyaç ânınızda yanınızda olan dost, gerçek dosttur. Aslında bu atasözünün, "insanların, sizin yardımınıza ihtiyaç duyduklarında size sanki arkadaşınızmış gibi davrandıkları" şeklinde de algılandığı söylenir.
A friend in need is a friend indeed
24 Eylül 2009 Perşembe
Göz kulak olmak
İngilizcesi Keep an eye on (eye: göz, on: üzerinde, keep: tutmak/saklamak). Motamot çevirisi üzerinde göz tutmak dır. Çevirisi birebir aynı olmasa da anlamı birebir aynıdır. İngilizler kulağı fazla gerekli görmemişlerdir.
Keep an eye on
23 Eylül 2009 Çarşamba
Kuşbakışı
İngilizcesi Bird's-eye view (bird: kuş, eye: göz, view: bakış açısı/manzara). Motamot çevirisi kuş gözü açısı/manzarası şeklindedir. Birebir aynı anlamı taşımaktadır.
Bird's-eye view
Kuşbakışı
20 Eylül 2009 Pazar
Kuş uçuşu
İki nokta arasını düz bir çizgide aşarak alınacak mesafedir. İki nokta arasındaki en kısa yolu temsil eder.
İngilizcesi As the crow flies (crow: karga, (to) fly: uçmak). Motamot olarak Karga uçarken/karganın uçtuğu gibi şeklinde çevrilebilir. Birebir aynı anlamı taşımaktadır. Kargalar su üzerinde uçarken suya inmediklerinden ve en yakın kara parçasına direkt olarak yönlendiklerinden bu terim yaygınlaşmıştır.
19 Eylül 2009 Cumartesi
Yerin kulağı var
İngilizcesi Walls have ears (wall(s): duvar(lar), to have: sahip olmak, ear(s): kulak(lar)). Bizdeki yer, burada duvar olmuştur. Onun dışında anlamı ve sözdizimi birebir aynıdır.
Walls have ears
Top sende
İngilizcesi, birebir aynı olmamakla birlikte, çok benzer bir durumu belirtir: The ball is in their court (ball: top, their: onlar, court: kort/saha). Top onların kortunda/sahasında, olarak çevrilebilecek bu deyim, topa vurma sırasının karşı tarafta olduğunu belirtir, yani Türkçedeki anlamla birebir aynıdır.
The ball is in their court
9 Eylül 2009 Çarşamba
Kafasını kuma gömmek
Etrafında gerçekleşen (yanlış) olayları görmezden gelmek anlamında kullanılır.
İncgilizcesi Bury (hide) one's head in sand (bury: gömmek, hide: saklamak, head: kafa, sand: kum). Birebir aynı çeviri ve anlama sahiptir.
Kitabına uygun
Bir şeyin yasalara ters düşmediğini, yasal olduğunu belirtir. Kitabına uydurmak ise yasal olmayan bir şeyi yasal gibi göstermek anlamına gelir. Karıştırılmamalıdır.
İngilizcesi By the book (book: kitap). Birebir aynı çeviri ve anlama sahiptir.
Çocuk oyuncağı
Bir işin çok kolay olduğunu belirtmek için kullanılır. Hiç K'nex oynamamış bir neslin bu atasözünü türettiği düşünülmektedir.
İngilizcesi Child's play (child: çocuk, play: oyun). Motamot çevirisi çocuk oyunu anlamına gelmektedir. Birebir aynı anlamı taşımaktadır. Piece of cake* (çeviri: kek parçası) ve Easy as pie* (çeviri: kek (yapmak) kadar kolay) da aynı anlamda kullanılır. Hiç pasta yapmamış kişilerce türetildiği düşünülmektedir.
Dilini kedi/fare mi yuttu?
Bir kişiye neden konuşmadığını sormanın farklı bir yoludur. Alaycı veya sinirli bir tonda kullanılır.
İngilizcesi Cat got your tongue? (cat: kedi, got: almak/kapmak, your: senin, tongue: dil). Dilini kedi mi kaptı/aldı olarak çevrilir ve birebir aynı anlamda kullanılır.
İtalyanca: il gatto ti ha mangiato la lingua? (*)
Rusça: язык проглотил? (*)
7 Eylül 2009 Pazartesi
Eve ekmek götürmek
İngilizcede de geçinmek anlamıyla, Bring home the bacon (to bring: getirmek, home: ev, bacon: bir çeşit pastırma) deyimi kullanılır. Bizdeki temel gıda maddesi ekmek, burada, onların temel gıda maddesi pastırmaya dönüşmüştür.
Bring home the bacon
Köprüleri atmak/yıkmak
Burn (one's) bridges (to burn: yakmak, bridge(s): köprü(ler)), bu deyimin İngilizce karşılığı. Anlamı da Türkçedeki deyimin aynısı.
Burn (one's) bridges
3 Eylül 2009 Perşembe
Camcı dükkânına girmiş fil
İngilizce söylenişi Bull in a China shop'tur (bull: boğa, China shop: çanak çömleğin, Çin porseleninin satıldığı mağaza). Birebir aynı anlama işaret eder ancak armut-elma değişimine benzer bir şekilde fil-boğa farklılığı görülür.
Bull in a china shop
Dereyi geçerken at değiştirilmez
İngilizce karşılığı Change horses in midstream (to change: değiştirmek, horse(s): at(lar), midstream: akıntının ortası). Türkçedeki deyimle aynı anlama geliyor.
Change horses in midstream
Ne ekersen onu biçersin
İki anlamda kullanılmaktadır; Birincisi nasıl davranırsan öyle karşılık görürsün anlamına gelir, diğeri ise "iyilik yap iyilik bul, kötülük yap kötülük bul" benzeri bir anlam taşımaktadır. Geçmişte veya günümüzdeki davranışlarımızın ileride olacakları etkilediğini belirtir.
İngilizce You reap what you sow (you: sen, reap: biçmek/kesmek, sow: ekim yapmak). Birebir aynı çeviri ve anlama sahiptir. What comes around goes around da aynı anlama sahiptir.
2 Eylül 2009 Çarşamba
Fırtına öncesi sessizlik
Büyük bir değişimden önceki sakin dönemi niteler. Bu sakinlik durağan ya da devinimli olabilir.
İngilizce (the) Calm before the storm (calm: sakin, before: önce, storm: fırtına). Motamot çevirisi fırtına öncesindeki sakinlik şeklindedir. Birebir aynı anlamı taşımaktadır.
İtalyanca: La quiete prima della tempesta (*)
1 Eylül 2009 Salı
Çürük elma
İngilizcedeki karşılığı olan Bad/Rotten Apple (bad: kötü, rotten: çürük, apple: elma), bizdekiyle aynı anlama sahiptir.
Bad/Rotten apple
31 Ağustos 2009 Pazartesi
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz
Gerçekliğin olmadığı yerden dedikoduların da gelmeyeceğini belirten bir atasözüdür. Birtakım ufak belirtilerin daha büyük bir şeye işaret edebileceği anlamına da gelir ancak bu ikinci tanım pek yaygın bir kullanıma sahip değildir.
İngilizce Where there's smoke, there's fire (smoke: duman, fire: ateş). Motamot çevirisi Duman olan yerde ateş de vardır şeklindedir. Birebir aynı anlamı taşımaktadır.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz
Where there's smoke, there's fire
28 Ağustos 2009 Cuma
Asla asla deme
Asla asla deme, asla asla deme demektir. Her şeyin olası olduğunu vurgular.
İngilizcesi Never say never (never: asla, say: söylemek/demek). Birebir aynı çeviri ve anlama sahiptir.
Bir taşla iki kuş
Bir taşla iki kuş vurmak, bir davranışla birden fazla amaca ulaşmak demektir. Deyimin fiziksel olarak gerçekleşmesi zordur.
İngilizcesi (to) Kill two birds with one stone (kill: öldür, two: iki, with: birlikte, one: bir, stone: taş). Motamot çevirisi bir taşla iki kuş öldürmek şeklindedir. Şiddet eğilimleri sezilebilir.
Bir taşla iki kuş
Kill two birds with one stone
Mandarin: 一石二鸟 (*)
Tahtaya vur
Tahtaya vurmak batıl bir inançtır. Eylemin kendisinin kötü şansı uzaklaştırdığına inanılır. Nazar değmesin anlamında da kullanılır.
İngilizcesi Knock on wood (knock:vurmak, wood: tahta) "Tahtaya vur" (motamot: tahtanın üstüne vur) olarak çevrilebilir ve birebir aynı anlama gelir. Touch wood (touch: dokunmak, tahtaya dokun) da aynı anlama gelmektedir.
Knock on wood
Touch wood
27 Ağustos 2009 Perşembe
Sen benim sırtımı kaşı, ben de senin sırtını kaşıyayım
İngilizcedeki karşılığı da tıpatıp aynıdır: You scratch my back and I'll scratch yours (you: sen, scratch: kaşımak, my: benim, back: arka, sırt, geri, and: ve, I: ben, yours: seninki).
You scratch my back and I'll scratch yours
Yolun sonu
Deyimin İngilizcesi de hem anlam olarak hem kuruluş olarak Türkçedekiyle benzer: The end of the road/line (end: son, road: yol line: hat, çizgi).
The end of the road/line
26 Ağustos 2009 Çarşamba
İstisnalar kaideyi bozmaz
Bu sözün İngilizce karşılığı (gibi görünen karşılığı) The exception proves the rule (exception: istisna, to prove: kanıtlamak, rule: kural). İstisnalar kuralın varlığını kanıtlar, gibi bir anlama denk geliyor ama durum biraz açıklama gerektiriyor. Bu deyim, İngilizcede pek çok anlamı ifade ediyor. Bizim kullandığımız sözle aynı anlama gelen anlamının yanı sıra, istisna olarak ortaya çıkan bir durumun, aslında özde bir kuraldan kaynaklandığını anlatmak için de kullanılıyor. Örneğin, "Pazar günleri alışveriş merkezlerinin parkları ücretsiz" gibi "istisnai" bir ifade, diğer günlerde parkın ücretli olduğu "kuralını" dolaylı olarak vermiş oluyor.
The exception proves the rule
Kuzu postuna bürünmek
İngilizcedeki karşılığında, bizde kayıp olan kurt da deyime dahil edilmiş. Wolf in sheep's clothing (wolf: kurt, sheep: koyun, clothing: giysi). Çevirisi de anlamı da bizim deyimimizle aynı.
Kuzu postuna bürünmek
Wolf in sheep's clothing
Vakit nakittir
Genelde zamanın kıymetli olduğunu ve boşa harcanmaması gerektiğini vurgulamak için kullanılır. İşe daha erken başlamanın daha fazla para getireceği durumlarda gerçek anlamıyla da kullanılır.
İngilizcesi Time is money (time: zaman, money: para). Motamot çevirisi zaman paradır olan bu atasözü birebir aynı anlamda kullanılır.
Aşkın gözü kördür
Âşık insanın pek çok saçma davranışta bulunabileceğini, herkese bariz olan bazı şeyleri (özellikle de âşık olduğu kişinin kusurlarını) görmeyebileceğini veya görmezden gelebileceğini belirtir. Aynı zamanda toplumsal normlara göre çirkin kabul edilen insanlarla birlikte olan insanlar için de kullanılır.
İngilizcesi Love is Blind (love: aşk, blind: kör). Motamot çevirisi aşk kördür şeklindedir (gözden başka organın kor olamayacağını fark etmiş olmalılar). Birebir aynı anlamı taşımaktadır.
Love is blind
25 Ağustos 2009 Salı
Ağlamayan çocuğa meme vermezler
İngilizcedeki karşılığı A closed mouth catches no flies (close: kapalı, mouth: ağız, catch: yakalamak, flies: sinekler). Atasözü, Ağzı kapalı olan sinek yakalayamaz, olarak Türkçeleştirilebilir. İnsanı örnek gösteren bizim atasözümüzün aksine, sanırım bu deyişin hikâyesi, insandan çok kurbağalarla ilgili.
Ağlamayan çocuğa meme vermezler
A closed mouth catches no flies
Avucunun içi gibi bilmek
İngilizcedeki karşılığı ise bizim deyimimizin neredeyse tam zıttı: Know like the back of hand (to know: bilmek, like: gibi, back: ters, arka, hand: el). Türkçe çevirisi, Elinin tersi gibi bilmek. Bizde avuç olan, onlarda elinin tersi olmuş. İşaret ettikleri anlam elbette aynı.
Avucunun içi gibi bilmek
Know like the back of hand
Tüm yollar Roma'ya
Yapılan işlemin veya gidilen yolun elde edilecekleri veya varılacak hedefleri değiştirmeyeceğini belirtir.
İngilizcesi All roads lead to Rome (all: tüm, road: yol, lead to: götürmek). Birebir aynı anlama gelmektedir.
Elma ile Armut
Elmalarla armutları karıştırmak veya elmayla armutu karıştırmak şeklinde kullanılır. Birbiriyle alakasız ve bağlantısız, hiç karşılaştırılmayacak kavramların, kişilerin, nesnelerin karşılaştırılmaması gerektiğini belirtir. Sapla samanı karıştırmak şeklinde de kullanılır.
İngilizcesi Apples and oranges (apple: elma, and: ve, orange: portakal). Birebir aynı anlamı taşımakla beraber, portakal bizde yine armuttur. Türk Atalarının armut düşkünlüğü ilgi çekmektedir.
Armut dibine düşer
Çocukların temel bazı huylarını ailelerinden aldıklarına belirtir. Zaman zaman yakın arkadaşlar, dostlar veya akrabalar için de kullanılır. TDK ise tamamen farklı bir anlam veriyor: bir kimse önce yakınlarına yararlı olur.
İngilizcesi (The) Apple doesn't fall far from the tree (apple: elma, fall: düşmek, far: uzak, from: -den, -dan, tree: ağaç). Motamot çevirirsek, Elma ağaçtan fazla uzağa düşmez. Yani Elma dibine düşermiş. Armut olmuş Elma, ancak anlam değişmemiş.
Armut dibine düşer
Armut dalının dibine düşer
Almanca: Der apfel fallt nicht weit vom stamm (Elma ağacın yakınına düşer)
Havlayan köpek ısırmaz
Karşımızdaki kişinin tüm saldırganlığına karşın fiziksel bir eylemde bulunmayacağı anlamına gelir.
İngilizce karşılığı All bark and no bite (all: tüm, bark: havlamak, and: ve, no: hayır, bite: ısırmak). Motamot çevrilirse, hep havlar, hiç ısırmaz anlamına gelir. Aynı anlamı taşımasa da (his/her) bark is worse than his/their bite da benzer bir anlam taşımaktadır. "Isırığı havlaması kadar kötü değil" anlamına gelir.
24 Ağustos 2009 Pazartesi
Çıplak Gözle
İngilizce karşılığı With the naked eye (with: beraber, naked: çıplak, eye: göz). Çevirisi, Türkçesi ile birebir aynı anlama gelmektedir.
Ölüm kalım meselesi
İngilizce karşılığı Matter of life and death (matter: mesele, life: hayat, and: ve, death: ölüm). Çevirisi, Türkçe deyimin hemen hemen aynısıdır. Motamot olarak çevirirsek, Hayat ve ölüm meselesi, olur ve bizim deyimimizle aynı anlama sahiptir.
Ölüm kalım meselesi
Matter of life and death
Günleri sayılı olmak
İngilizcedeki karşılığı One’s days are numbered [one: kişi, day(s): gün(ler), number(ed): sayı(lı)]. Türkçe çevirisi, bizim deyimimizle tıpatıp aynı. Anlamları da aynı.
Günleri sayılı olmak
(some)One's days are numbered
Ali'nin külâhı Veli'ye, Veli'nin külâhı Ali'ye
Bu deyimin İngilizcedeki karşılığı Rob Peter to pay Paul (to rob: soymak, to pay: ödemek). Kabaca çevirirsek, Peter'a olan borcunu ödemek için Paul'u soymak anlamına geliyor. Peter ve Paul, Ali ve Veli'nin kültürel karşılıkları olarak karşımıza çıkıyor. Bu atasözü aynı zamanda, bir sorunu çözerken başka bir sorunu ortaya çıkarmak anlamında da kullanılabiliyor.
Ali’nin kulâhını Veli’ye, Veli’nin külâhını Ali’ye giydirmek
Rob Peter to pay Paul
18 Ağustos 2009 Salı
Havlu atmak
Bu durum İngilizcede de aynı şekilde ifade ediliyor: to throw in the towel (to throw: atmak fırlatmak, towel: havlu). http://www.phrases.org.uk sitesinin verdiği bilgiye göre aslında bu atasözünün ilk kullanım şekli to throw in the sponge imiş, yani süngeri fırlatmak. Boksu bitirme amacıyla, havlu değil de boksörü ıslatmak için kullanılan sünger fırlatılırmış. Zamanla nasıl olduysa sünger, yerini havluya bırakmış.
Havlu atmak
To throw in the towel
Sitenin Amacı
Eşleştirmeler resmi kurumlar tarafından değil, bu işi merak ve ilgilerinden dolayı yapan kişiler tarafından yapılmaktadır. Hata veya eksikliklerin olması kaçınılmazdır. Bunları bize bildirmekten çekinmeyin. Ayrıca site katkı koymak isteyen herkese açıktır. Bulduğunuz yeni eşlemeleri veya eklemek istediğiniz başka bir dildeki çeviriyi de bizimle paylaşmaktan çekinmeyin. Temelde sadece İngilizce ve Türkçe olsa da, bulabildiğimiz diğer dilleri de eklemeye çalışıyoruz. Sizden de destek bekliyoruz.