27 Ocak 2011 Perşembe

Lafı ağızdan almak

Karşıdaki kişinin söyleyeceği şeyi, önce davranarak söylemek. Lafı ağzından alınan bünyede, sallanıp da kapağı bir türlü açılmayan gazoz etkisi yapar.

İngilizcedeki karşılığı şöyle: took the words right out of my mouth (took [take fiilinin çekimi]: almak, word(s): sözcük(ler), my: benim, mouth: ağız). Bazı sözcüklerin birebir karşılıklarını yazmadım zira çok saçma görünecekti. Deyim içinde, diğer sözcüklerle kullanılınca bir anlam ifade ediyor böyle sözcükler. Sadede gelirsek, bu deyimin Türkçe çevirisi, "sözcükleri tam ağzımdan aldım" gibi bir şey oluyor. Anlamı elbette birebir aynı. Biçim de, dilegeliş de aynı.

took the words out of my mouth

18 Ocak 2011 Salı

Soğuk ter dökmek

Korkmak, heyecanlanmak.

İngilizcesi: in a cold sweat (in: içinde olmak, cold: soğuk, sweat: ter/terlemek). Bizde soğuk ter dökmek olarak söylenen deyim, onlarda soğuk terler içinde olmak gibi bir anlamda kullanılıyor. Anlamı birebir aynı.

Bir kısa-ama-öz eşleşmede daha görüşmek dileğiyle.

in a cold sweat

17 Ocak 2011 Pazartesi

Ağzı sulanmak

İmrenmek anlamına geliyor. 

İngilizcesi make someone's mouth water
(make: yapmak, hale getirmek, someone: biri, mouth: ağız, water: su) ise daha çok birinin ağzını sulandırmak anlamına gelse de esas noktayı atlamamak lazım: İmrenme hali her iki dilde de ağız sulanmasıyla betimleniyor.

make someone's mouth water

13 Ocak 2011 Perşembe

Çelik gibi sinirleri olmak

(Ya da sinirleri çelik gibi olmak)
Sabırlı, sakin ve sinirleri sağlam olan kişiler için kullanılır. (SS'lerin adının nereden geldiğini merak edenler için.)

İngilizce karşılığı ise nerves of steel (nerve[s]: sinir[ler], asap, steel: çelik). Birebir çevirisi için, sinirleri çelikten (yapılma) denebilir. Her iki dilde de sinir yapısı sağlam insanları tanımlarken çelik sözcüğü seçilmiş.

Ama devir değişti, e tabi çelik de değişti.


nerves of steel

Kıçında kurt olmak

Kıçında kurt olmak için destekleyici Türkçe kaynak bulamadım. Kıçında kurt kaynamak gibi bir şey de buldum ama onu da pek destekleyemedik. Ancak büyük Türkçe dahisi Ali Bey'in yüksek onayıyla kıçında kurt olmak diye bir söz öbeğinin varlığından emin oldum. Özel hayatımda da bolca kullandığım bu söz öbeği heyecandan yerinde duramayan zındıklar için kullanılır. Örneğin "kıçında kurt mu var, otur iki dakika Ali" gibi.

Çevirisi için biraz serbest düşündük, ancak anlamı aynı olduğundan kastım, şöyledir: "((to) have) ants in your pants" ((to) have: sahip olmak/içermek, ant(s): karınca(lar), in: içinde, your: senin, pants: (yerine göre) pantalon veya don)). Motamot çevirirsek pantalonundan/donunda karınca olması gibi ilginç bir kavrama denk geliyor. Ancak anlamı birebir aynıdır: Heyecandan, tedirginlikten vs. den yerinde duramamak. Biz tabii Türk olarak daha müstehcene kaçmışız, gavurlar kibar kibar. Bence bizdeki daha iyi.

Ants in your pants

Google görsel aramada ants in your pants için çıkan sonuçlardan birisi

Efenim bize bu söz öbeğini gönderen Gizem Caner'e teşekkürü borç bilir, doktora savunmasında ve ilerleyen hayatında kendisine başarılar dileriz.

11 Ocak 2011 Salı

Bir elin parmaklarını geçmez

Az anlamına gelir.

İngilizcedeki karşılığı da neredeyse birebir: can count on the fingers of one hand (can: -ebilmek, count [on]: saymak, finger[s]: parmak[lar], one: bir, hand: el). Adedini söylemek istediğin bir şeyi "Bir elin parmaklarında sayabilirsin" biçiminde kullanılıyor. İşaret ettiği anlam elbette birebir aynı, ama farkındaysanız diziliş olarak biraz farklı. Ancak her iki söyleyişte de, nesnenin azlığı, bir elin parmaklarının sayısı ile sınırlanarak belirtiliyor. Ne hoş.

can count on the fingers of one hand

9 Ocak 2011 Pazar

Zeytin dalı uzatmak

Barışın simgesidir.

Pek çok kültürde geçen bu deyimin Fransızcasını ve de İngilizcesini sunarım:
tendre à qn le rameau d'olivier
hold out the olive branch
(hold out: sunmak, uzatmak, olive: zeytin, branch: dal)

Aslında blogun amacına her ne kadar uysa da kültürlerarası etkileşimin bizi pek de şaşırtamadığı bir örnektir. Çünkü zeytin dalı tee Antik Yunan'dan bu yana barışın ve iyi niyetin göstergesi olmuştur. Dolayısıyla pek çok kültürde "zeytin dalı uzatmak" deyimi aynı anlama geliyorsa da burada aslında büyütülecek bir şey yok. Zaten herhangi bir şeyin kaynağı Antik Yunan'a dayanıyorsa emin olun yedi düvel bir araya gelse onu tedavülden kaldıramaz. Aslında zeytin dalı ile barış arasındaki ilişkinin orijini tam olarak bilinmiyor, wikipedia sevgilim de öyle diyor, bakın işte: 


"The original link between olive branches and peace is unknown. Some explanations center on that olive trees take a very long time to bear fruit. Thus the cultivation of olives is something that is generally impossible in time of war. Another explanation could be, since olives are among the first crops, offering an olive branch establishes camaraderie, and maintains peace, through the exchange of cultivation knowledge."

Mealen:

"Zeytin dalı ile barış arasındaki ilk bağın ne zaman kurulduğu bilinmiyor. Bazı açıklamalar, zeytin ağaçlarının meyve vermesinin çok uzun sürmesi temeline dayanıyor. Böyle olunca zeytini savaş zamanında yetiştirmek genelde imkânsız oluyor. Zeytinlerin, hasadı yapılan ilk ürünlerden biri olması sebebiyle, zeytin dalı uzatmanın, yetiştiricilik bilgisinin paylaşılması yoluyla dostluğun kurulmasını ve böylece barışın tesis edilmesini sağladığı yönünde bir başka açıklama da mevcuttur.

Bir de şöyle bir açıklama var, bu da İncil'de geçmekte (Genesis). Nuh, Büyük Tufan'dan sonra uzun zamadır kara yüzü görmeden gemisiyle yol almaktadır. İleride bir kara parçası olup olmadığını öğrenmek için bir güvercin gönderirler, güvercin ağzında bir zeytin dalıyla döner. Böylece gemidekiler kurtulduklarını anlar, zeytin dalı da Tanrı tarafından affedildiklerinin işareti olur.

8 Ocak 2011 Cumartesi

Kuşlar söyledi

Kişinin, gizli ya da öğrenilmesi güç bir bilgiyi nereden aldığını söylemekten imtina ettiği anlarda, bilginin kaynağını gizlemek için kullandığı ifade.

Efendim İngiliz kardeşlerimiz de buna şöyle diyorlar: a little bird told to me (a: bir, little: küçük, bird: kuş, [to] tell: söylemek, to: -e/-a, me: ben). Çevirisi, motamot yapılırsa "bana küçük bir kuş söyledi", serbest stil yapılırsa "küçük bir kuştan duydum" olur. Anlam olarak aynı. Gizli bilgilerin kaynağının her iki kültürde de kuş olması bana ilginç geldi.

a little bird told to me

4 Ocak 2011 Salı

2010 yılının en iyileri belli oldu

Atasözlerini ve Deyimleri (ve bazı Söz öbeklerini de) Sevenler Cemiyeti, 2010 yılının en iyi eşlemelerini seçti. Seçimleri geçen hafta tamamlayan cemiyet, tek kararsız üyesi olan Perçem'in 3 tane seçimi 1,5 haftadır yapamaması sonucunda onun tercihleri olmadan sonuçlarını açıklama kararı aldı ancak bu metnin yazıldığı sırada seçimlerin elimize ulaşacağına dair medyaya yayılan dedikodular henüz netlik kazanmadı.

Yarışma kapsamında her yazara diğer yazarların her birinden 3 kategoride ayrı ayrı ödüller verildi: En Komik Eşleme, En Güzel Eşleme ve En Kel Alaka Eşleme. Kel Alaka söz öbeğine de eşleme arayan yazarlar için eşeğin sudan gelmesi bekleniyor ancak ona da bir eşleme bulunamadığından şimdilik tüm çabalar aşırı başarısız ilan edildi.

Ve beklenen an geldi, işte ilk ödüller:

Ali'nin görüşüyle Düd'ün En:

Komik Eşlemesi:
23.12.10 Kıçı tavana vurmak
Sitenin konseptiyle ilgili olmayan bir deyimi, kurallardaki esneklikleri değerlendirip arka kapıları iyi kullanarak okuyucuya sunan, bu esnada silah arkadaşının gönlünü de hem nüktedanlığı hem de şirinliğiyle alabilen bu benzersiz yazısı için kendisine 10 üzerinden 9,5 veriyorum. 0,5 puanı da nazar değmesin diye kestim. Lisedeki hocalarım bana hep 99 verirlerdi, 100 verip de nazar değdirmemek için. Çok zekiydim ben.

Güzel Eşlemesi: (Yazar (Ali) burada edebiyat anlamında döktürse de matematik alanında bir bok bilmediğini açıkça göstermektedir. 9.9.09 da evlenmek isteyen Çinli kızlar gibi 2010'un en iyileri seçmesine 2009 yılından bir eşleme seçmesini ancak Mart ayına yaklaşıyor oluşumuzla açıklayabiliyorum - Düd)
9.9.09 Kitabına uygun
1 yıldan uzun bir süre önce yazdığı bu eşleştirmesinde Düd arkadaş, henüz zincirlerini kırmamış dikkat ederseniz. Etliye sütlüye karışmadan, eşleştirmesinin anlamını verip hemen sıvışmış. Bir espri denemesi, bir zekâ gösterisi yok. Pırıl pırıl, sade. O zamanlar sanırım benden daha çok korkuyordu. Sonradan çenesi açıldı. Şüphesiz ki onların sonu cehennemliktir.

Bunu buraya almamın sebebi ise, sitenin konseptine uygun olan ve beni oldukça şaşırtıp sevindiren bir eşleştirmeyi bulmuş olması. Kendisini tebrik ediyorum, 99 veriyorum.

Kel Alaka Eşlemesi: (Bu eşleme ile anlıyoruz ki yazar blog 10 yıllık olsa 2010'un en iyilerine 2001 tarihli eşleme seçecekmiş - Düd)
25.08.09 Havlayan köpek ısırmaz
Adam kendi koyduğu bağlantıya bile bakmaya üşeniyor. All bark and no bite, İngilizcede çok konuşup hiçbir icraate geçmeyenler ya da çok sert konuşsa da oldukça mülayim tabiatlı insanlar için kullanılıyor. Bizse, korkutmak için bağıran birinin aslında bir bok yapamayacağını söylemek için kullanıyoruz. Yani, eşleşme birebir değil. Hazret uydurmuş. Öyle ki, İngilizce deyimin aslında ne anlama geldiğini bile yazmamış. Sadece motamot çeviriyi vermiş. Bu ne oğlum, kafan mı iyiydi o zamanlar? Ama iyi uydurmuş. Bu çabası için 0,5 veriyorum, sen ilk kategoriye eklersin, toplamda 100 olursun.

Düd ödülünü alırken. Yaşadığı mutluluk tarif edilemez.

Ve sırada Düd'ün Ali için seçtiği ödüller var.

Düd'ün görüşüyle Ali'nin En:

Komik Eşlemesi:
25.12.10 Gülmekten yerlere yatmak 
Size çok komik gelmeyebilir ancak yazarın burada bana özel yaptığı açıklama (Türkçem zayıf olduğu için abim olarak bana hep kanat germiştir bu Ali) beni çok güldürmüştür. Gerisi için ancak zorlama diyebilirim. Zira buna söz öbeği bile denmez sayın Ali, 10 yıllık roflı aldın bu blog kapsamına soktun ya, 4chan başına yıkılsın. O nedenle sana puanım komiklik için 8, eşleme için 3.

Güzel Eşlemesi:
7.12.10 Açık yürekli 
Aslında eminim, arasam daha iyi eşlemelerini de bulurum mendebur Ali'nin ama nedense sevdim ben bu deyimi. "İçi dışı bir olmanın, her iki kültürde de, yaşam kaynağı olan "kalbin" açıklığı ile nitelendirilmesi bence ilginç ve güzel bir nokta." noktası beni de etkiledi. Ancak yazarın Türkçe açıklamayı yaparken kısaca içi dışı bir olmak demek yerine yabancı kelimeler süslü entel bir tanıma kaçması kendisine vereceğim puanı düşürüyor. Üzülerek sana puanım 8 diyorum Ali.

Kel Alaka Eşlemesi:
19.11.10 Pişmiş aşa su katmak
Yani Ali'ciğim, zorladığını kendin de kabul ettiğinden çok yüklenemiyorum ama bana kafan güzel derken senin kafan nasıl acaba? Yani pişmiş aşa su katmakla bir şeyin üstüne soğuk su dökmeyi nasıl bağdaştırdın, eş anlamı atasözleri, deyimler ve söz öbekleri bitti mi ki böyle kasıntı eşlemelere geçtik? Hani bunlara anca seneye başlayacaktık? Şimdi ikisinde de su var diye (pişmekten sıcak-soğuk da bağlarsın sen gerçi) eşek sudan gelince, eşeğin bir tarafına su kaçırmak, aynı derede iki kere yıkanılmaz falanı da mı pişmiş aşla bir tutalım (eneee, aynı derede iki kere yıkanılmaz bildiğin eşleme.. Gerçi o ünlü birinin sözüydü aslında sanki..)? Bu eşleme için sana puan dahi vermiyorum. Hiçbir yere ekleme, kal öyle ortada.


Ve sıra büyük yazar Perçem'de. Kendisi seçimleriyle birlikte özür mahiyetinde gönderdiği bir paket çikolatının içine şu notu tıkıştırmış:
Düd & Ali kopradkşını Ak Lınyo Lubir'in en yeni üyesi olarak
Kendin Pişir Kendin Ye 2010 finalistlerini açıklıyorum:

Perçem'in görüşüne göre Düd'ün En:

Komik Eşlemesi:
27.12.10 Kraldan çok kralcı olmak
Görsel destekli bu süpersonik eşleşme beni benden almıştır. Bulunmaz
"nimet" gerçekten.

Güzel Eşlemesi: (Üzüm üzüme baka baka kararır demişler (var mı eşlemesi?), Perçem de 2010'un en iyilerinin 2009'u da kapsadığını düşünenlerden, blogdaki tek zeki yazarın ben olduğu böylece kanıtlanmış oldu)
18.11.09 Samanlıkta iğne aramak
Anlatım, eşleşmenin uyumu ve de örnekli açıklamalarla bu payeyi almaya
hak kazanmıştır.

Kel Alaka Eşlemesi:
24.09.09 Göz kulak olmak
Yamuluyorsam düzeltin ama verilen İngilizce karşılık olan keep an eye
on bizde daha çok gözü üstünde olmak, denetlemek anlamına gelmektedir (Yahu ben çok farklı bir şey mi dedim, pimpirikli -Düd).

Perçem'in görüşüyle Ali'nin En:

Komik Eşlemesi:
19.11.10 Pişmiş aşa su katmak
Örnek cümle. Bu kadar. Yerlerdeyim.

Güzel Eşlemesi: 
14.12.10 Aynı gemide olmak
Kesinlikle çok şaşırtıcı. Her iki kültürde de deniz üstünde olmanın
eşit şartlarda olmaya karşılık gelmesine dikkat çekmesi bakımından
takdire şayan.

Kel Alaka Eşlemesi:
9.3.10 Omuz silkmek
Her iki kültürde de önemsememek anlamına gelmesi blogda yerini bulsa
da bu bir deyim değil, jesttir. Söz konusu burun kıvırmak olsaydı,
gerek etiketleme gerekse açıklama olarak daha yerinde olacaktı. Bunu
bilir bunu söylerim.


Ve sıra geldi sona sakladığımız Perçem'in ödüllerine. Bu seçim çok zor olduğundan Ali bir akşam bizim eve geldi, oturduk bir büyük rakı devirdik, Ali bir ara içinde balık olmaya çalıştı ama fotoğraflayamadım, sonra saatlerce tartıştık ve çok uzun tartışmalar sonrasında Perçem'in üç ödülünü de bu blogdaki tek eşlemesine vermeye karar verdik.

Ali ve Düd görüşüyle Perçem'in En: 

Komik, Güzel ve Kel Alaka Eşlemesi: 
22.11.10 Son gülen iyi güler
Bu eşlemeyi seçtiğimizde aklımıza gelen ilk şey "bu daha önce bizim aklımıza nasıl gelmedi lan?" oldu tabii ki. Sonra Amerikalıların asla bu kadar uzun bir cümle kurmayacaklarını farkettik ve rahatladık. Bir de ben -Düd- bu deyimin "revenge is a dish better served cold"a (intikam soğuk yenen bir yemektir gibilerinden bir şey) daha yakın olduğunu düşündüğümü ortaya koydum ancak Ali o aralar henüz solungaç çıkaracak kadar evrimleşemediğinden ölmüştü. Bundan sonra blogda sadece ben yazacağım, Perçem de senede bir bir şeyler karalar artık.

Ödül töreni sonrası büyük yazarlar bir arada.

Bu blogdaki tüm yazıların toplamından daha uzun olan bu yazıyı sonunda yazabilmiş ve daha da önemlisi bitirebilmiş olmanın mutluluğu ile bu akşam muhteşem bir uyku çekeceğim çok sevgili okur. Dilerseniz ben uyurken siz de bizimle en sevdiğiniz eşlemeleri paylaşın, sinerji olsun. Ali'ye öykündüm yabancı kelime kullandım. Evet.

Seneye görüşmek üzere, eşlemelere devam.